10 Temmuz 2008 Perşembe

...Bulutlar.




bulutlar..Bakmaya doyamadığım,kafamı kaldırdığımda farklı farklı şekillerde ama hep aynı güzellikte öylece duruverirler.Bulutları sürekli pamuklara benzetirim.Gerçi bu gayet doğal bi çağrışım.Şöyle ki; küçükken yapılan resimlerde hep bulutları pamuktan yapıp yapıstırırdım.Sonra bide kış resmi yapardım.Pamuktan karlar,kardan adamlar.Gökyüzünde hiç bulut olmayan günlerde yukarıya gözlerimi dikip bakmak pek cazip gelmiyor.Bugün bir sürü bulut gördüm.Uzun uzun izledim önce bütündüler,ayrıldılar yavaş yavaş küçüldüler.Sanki bi film seyrediveriyormuşum gibi hissiyata kapıldım.Her yerde aynı oluşu yüzünden seviyor olabilirim.Belkide her insan kafayı kaldırdığında aynı görüntüyle karşılaştığı için,nihayetinde bulut işte gökyüzü işte.Sanki herkesçe tek ortak payda.




7 Temmuz 2008 Pazartesi

!Polaroid film üretimi durdurulmasın!

Şunu farkettim ki,sanırsam ilk zamanlardaki şevk,istek konularında fazlaca düşüş yaşamışım.Eskiden günde birden fazla gönderilerde bulunurken, araya günlerin girdiğini görünce 'napıyorsun mongo fışık 'dedim.!Seni takip eden bu kitleye!'(eş,dost büyük kitledir.)Neyse diyerek hayatımda aldığım en 'boktan' haberlerden birisini içim parçalana parçalana paylasmaktayım.Bir zamanların sektörü kasıp kavuran şip şak şip şak 7 den 70e herkezlerin elinde olan,hatta olmayana pis pis bakılan siyah beyaz reklamlarıyla gönüllere taht kuran Polaroid firması tamamen üretimini durdurmuş.Bu nedir yahu!Nedendir,neden...Şuan fazlasıyla isyankar cümleler zinciri oluşturabilicek kıvamdayım.Ama hala içimde birileri bu işi bırakmıcak,tutup biz üretelim be, yazık buda bi mirastır bi kültürdür diyecek diye beklemekteyim.Son kalan filmleride varımı yoğumu toparlayıp, alma planları yapmaktayım. Netice olarak sarı kız artık dilediğince çekemeyivericek.Ya birileri bu işin ucundan tutuversin ya da artık zaman makinesi icat edilsin,bulunsun bişiyler yapılsın artık.

2 Temmuz 2008 Çarşamba

seyirlik




...Yolculuk


Bu yazıyı en azından şuana kadar hiç çıkamadığım,yapamadığım yolculuklarıma ithafen yazıveriyorum.Yapmayı dilediğim iki farklı yolculuk olarak; biri interrail diğeri aslında tercihim chevy bi karavan ama karavan olsun taştan olsun mantığıyla gidersek, biride karayoluna münhasır güzel bi karavan yolculuğudur.Yolculuğu yapmanın yanı sıra, o hazırlanış evresinde ayrı bi heycan, mutluluk getirisi vardır.Şöyleki,yola çıkılmadan önce toparlanan eşyalar,yolculuk planlamaları,yolculukta dinlenicek müzikler,okunucak kitaplar,dergiler... En güzeli sabaha karşı yola koyulmaktır.Yola koyulmadan önceki gece düşünmekten ve o tuhaf heycandan ötürü bi türlü uyuyamam.Yumuşak bi yastık,bebeklikten kalma küçük bi battaniyeyle karavanımı gerekli,gereksiz bi dolu eşyayla kaplıycağıma eminim.Yol kenarlarında kendin pişir kendin yeler yapıp,sarı kız(polaroid makinam) ile beraber daha öce görmediğimiz yerleri şıpıdıp şıpıdıp çekerekten ölümsüzleştirivericez.Alında hiç bi zaman planlamalar hayata geçirilemez, zaten zevkli kısmı yolculuğu önceden hayal etmek,çıktığında aslında çok farklı olduğunu görüp heycanla olucakları yaşamaya koyuluvermek.Son olarak yolculuğuma başlarken the beatles goodbye şarkısını dinleyerek mırıldana mırıldana gidiveriyorum. . .

bir söz:varacağınız yerden çok yolculuğun kendisidir bazen anlamlı olan.