31 Aralık 2012 Pazartesi

30 *

Herkesin memnuniyetsizliği beni daha fazla memnun etmiyordu.Aksine toplu terapi seansı gibi gruplaşmalar daha iç burkucu. Kaotik yılın ardından umduklarım,bulduklarım,aldıklarım, terazide tarttıklarım...Bu sene benim için bir aydan ibaretti, bir ay sanki koskoca bir yılım.Zaman algısının minik kurgusu. Kafamı kaldırıp bi kere daha baktım.Yavaştan karanlık çökerken kışın kuru soğuğundan kaçan insanlara, yanımdan geçen üşümüş insanların ellerini ceplerine sokmalarına,ışıkta beklemelerine,gündelik işlerine, önemsiz hallerine,yollarına gitmelerine baktım.St.mary axe tüm soğukluğuyla caddenin uzak ucundan bana bakıyordu. Bu binaya tutumum,görünce selam verdiğim tanışıklık gibi bişeydi.Bilmem kaç sene sonra nasıl hatırlarım bilmem ama bu yıl benim gözümde tek bi kare olarak kaldı.

9 Kasım 2012 Cuma

memories.

'Henüz' kelimesinin yumuşacık bi etkisi vardı bende.Olasılık ve alternatiflerin sonsuz evrenine giriş parolası gibi. Belki biraz umarsızlık vadedebiliyor oluşu sanırım onu cazip kılan,bilemiyorum. Elimizde kahve fincanları her zamanki gibi kahvelerimizi içiyorduk ben laflarımın sonunu getirmeden O bi sonraki konusuna çoktan başlamış,belki beni çoktan dinlemeyi bırakmıştı bile..En çokta haftasonlarımızı özlüyorum,kışın dudaklarımızı çatlatan o soğukta ki sahil yürüyüşleri,çaldığın tek dal sigaraları,palmiyeleri,şizofreni konuşmaları,uyku ilaçları,ev telefonu bile şikayetçi bu durumdan canı çok sıkılmış,ne de üzülmüştün ben gidince,ne de üzülmüştüm sen gidince,haftasonlarına sığdırdığımız minik şölenlerimizi,Büyükada,tren sesleri.

14 Mart 2012 Çarşamba

memories






















Neysen o'sun,neysem o'yum.
Bazı şeylerin değiştiğini sanmak ne kadar mantıksızsa
değiştirmeye çabalamakta bi o kadar saçmaydı.
Bu sürekli bi yerlere gitme isteğim şu sıralar
katmerleşerek çoğalıyor.Bu sabah yoldayken tekrar
flashback yumağının içine düştüm.Büyük tantana
bittiğinde geriye ne kalır henüz anlayamadım.
Bilmem kaç zaman önce martanın dediklerini düşündüm
'aslında çok fazla şey istemiyorsun honeyb.'
Hafızamdaki güzel yerlere ulaşamadım keskin bi
kuraklık vardı.Sadece mr.rudolphla yorganı kafama
kadar çekip uyumak isteğim şimdi the plaza oteldeki koca
yumuşak beyaz,pamuk yataklara gidiyorum au revoir.

8 Ocak 2012 Pazar

Blue Ridge Mountains, over near Tennessee.



And the river got frozen,
And the home got snowed in.
And a yellow moon glowed bright
Till the morning light.

shitty things.



Hiç bi zaman anlamadığım ve kesinlikle
anlamıcağım şeyler vardı;

*kahvaltıyı sevmeyen insanlar
*fax makinesi
*biri ağladığında neden ağlıyosun sorusu
*paralel evreni
*hayal kurabilenlere çocuk diyenleri
*kış ve karı sevmeyen insanları
*materyalist olan herkes ve herşeyi

B.

8 Eylül 2011 Perşembe

Davetiye



20.yılımdaydım..Son yarım saatin içinde korku,merak
adrenalin büyük bi stres yumağının içinde hapsolmuştum.
en güzel 3 senemi bütün bunların arasında yok oluşu
aklımdan geçiyor son 20. dakikadaydım.Ellerim terliyor,sürekli
sağa sola yürüyordum.Bu seferde aynı şeyle karşılaşırsam
artık son 10 dakikanın içindeydim.Deli gibi bağırarak
koşmaktı tüm isteğim.Herkes koca bi merakla
yaklaşıcaktı,gerekli gereksiz bir sürü telefon
konuşması yapmak zorunda kalıcaktım.Son dakikalarım
korkunun inanılmaz gücü,mecburiyetin esareti altında
klavyede ezbere yazdığım kimlik numaram ve o son onaylama
tuşuna bastığım an.bütün anda herşey durdu korku yok,
heycan yok,sanki kalbim durmuş kocaman bi patlama sesiyle sağır
olmuş gibi parmaklarımın aralığından ekrana şaşkın
bakışım.Artık herşey tamamdı bitmişti biri gelip
beni vursa bu pastaya konan bi çilek olurdu en fazla
En yukarıdaydım artık sayısız hayallerimin realitesiyle
yüzyüzeydim.En mutlu son ve en güzel başlangıçtaydım
radyo,televizyon ve sinemanın kapısındaydım...

14 Temmuz 2011 Perşembe



Düşünceler eşliğinde yazın bitimi
için geri sayım yapıyorum.Hiç ısınmayan ellerimi,
çift çoraplarımı,patiklerimi,ocakta su ısıtmayı,
tarçınlı çaylarımı,su torbamı,
yorgana sarılıp tv izlemeyi,havanın 4te
kararmasını,pencerenin kenarından gelen uğultu
sesini,paltomun ceplerine ellerimi sokup
büzüşerek yürümeyi,sabahın köründe burnumu
acıtan o soğuk havanın kokusunu,botlarımı,
mandalin ve elmayı,tarçınlı elma pürelerimi,
grip için depoladığım naneli şekerlerimi,
ceplerimden çıkan kokulu selpakları,
bütün bu şeylerle mutlu olmayı çok özledim.
Evet yazı sevmiyordum.Peki yaz beni seviyormuydu?